28 Mayıs 2018 Pazartesi

Muse - Showbiz Albüm İncelemesi


   Ben bir müzik grubunun çıkış albümü hakkında çok sert davranılmasına karşı çıkmışımdır hep. Çünkü bir grubun daha ilk albümünden müzik tarzını tam olarak oturtması, nasıl bir sounda sahip olduklarına karar vermesi ve olgun bir eser çıkarması beklenmemelidir, böyle işler zaman alır. Eh tabii, daha ilk albümlerinden bütün dünyada ses getirmiş gruplar da var elbette (yakın zamandan örnek vermek gerekirse Arctic Monkeys veya Oasis mesela) ama her grup o kadar şanslı değil. Bu dediğime en iyi örnek olarak aynı zamanda en sevdiğim grup olan Radiohead'i gösterebilirim. 25 yıllık diskografilerinde sadece bir tane harikanın altında iş var bana soracak olursanız, o da ilk albümleri Pablo Honey. Ve gerçekten de döneminin grunge akımına ait olmaya çalışmış ama becerememiş, 4 tane çok güzel şarkı hariç hiçbir dinlenesi iş barındırmayan bir albüm Pablo Honey. Ama ondan sonra kendilerini öyle bir kanıtladılar ki gönül rahatlığıyla Pablo Honey hiç var olmamış gibi davranabiliriz bence.

  Ve bu sebeplerden dolayı Muse'un 1999 tarihli debut albümü Showbiz'i dinlerken kötü bir albümle karşılaşmaya hazırdım, hem zaten Muse'un en iyi albümlerini zaten dinlemiştim ve bu albümden hiçbir yerde pek bahsedildiğini duymuyordum. Ama mutlulukla söyleyebilirim ki, Showbiz hiç fena değilmiş!

   Albüm Sunburn şarkısıyla açılıyor. Bu şarkıdan özellikle bahsetmek istiyorum, ama çok iyi olduğu için falan değil. Fena şarkı değil Sunburn, ve çok hoş bir nostalji hissi uyandırıyor. Şarkıyı daha önce hiç dinlememiş olduğum halde bende çocukken dinlemişim ve uzun zaman sonra tekrar dinliyormuşum gibi bir his uyandırdı. Ama şarkıdan özellikle bahsetmemin sebebi, bu şarkının tam bir Muse şarkısı olması. Grubun ilk birkaç albümlerindeki müzik tarzının özelliklerinin çoğunu taşıyor bu şarkı. Yani aslında albüm ilk şarkısıyla "Hey ben o bildiğiniz Muse'den çok daha farklı değilim ha aslında" diyor.

   Çünkü Muse ilk albümlerinden sonra (en azından bir süre boyunca) devasa bir sound değişikliğine gitmiş, müzik tarzını çok değiştirmiş bir grup değil. Bu hiç ilerlemedikleri, hep sabit kaldıkları anlamına gelmiyor tabii. Aksine gittikçe daha iyi olmaya çalıştılar ve hatalarını kapattılar ve bu yüzden Showbiz albümü bildiğimzi ve sevdiğimiz Muse'den çok farklı ve ayrı tutulması gereken bir iş değil. Bu konuya girmişken Cave şarkısını örnek verelim. Çok öfkeli ve sert bir ana gitar riffine sahip bir şarkı ve nakarat kısmında da vokalist Matt Bellamy bu hissi devam ettirebiliyor. Güzel bir şarkı olmakla birlikte bu şarkı hakkında söylediğim her şeyin bir sonraki albümlerindeki Hyper Music şarkısı için de geçerli olması da bu paragrafta bahsettiğim konunun başka bir temsili.

Gençlik zamanları tabii..

   Güzel şarkılardan bahsedeceksek albümde bir de karşımıza Unintended çıkıyor. Oldukça sade, akustik gitar üzerinden giden bir şarkı olmakla birlikte Matt Bellamy'nin vokalleri bu şarkıyı gerçekten öne çıkarıyor. Genel olarak çok hoş, tatlı bir şarkı ve albümün en iyilerinden de biri. Muse'un aşırı dramatik olmaya çalışan şarkılarını hiç sevmeyen birisi olarak bu şarkı gibi daha samimi ve içten gelen şarkıları bulduğum yerde övmezsem olmaz.  

"I don't want you to ignore me, don't want you to adore me when it pleases you"

  Albümdeki en iyi şarkılardan biri de Muscle Museum. Gerçekten çok güzel bir şarkı olmakla birlikte genel olarak Muse'un en iyi şarkılarından biri olarak da gösterilebilir benim için. Enstrümental olarak gerçekten çok çok iyi. Şarkının başında giren ve ara sıra tekrar eden ana melodi çok tatmin edici, ayrıca yer yer giren gitar soloları da takdiri hak ediyor. Ama tüm bunların üstüne Matt'in bu albümdeki en iyi vokal performanslarından birini içeren muhteşem nakarat kısmı şarkıyı çok yüksek bir noktaya çıkarıyor.

   Albümün kötü olduğu noktalar da var tabii ki de, ama bu noktalar "Bitse de gitsek" seviyesinde kötü olmak yerine bir kere dinledikten sonra "Böyle bir şarkı mı vardı lan?" seviyesinde kötü. Yani insanda herhangi olumlu-olumsuz etki bıraktırmıyor ve bir kere daha dinlemek istemek için bir sebep uyandırmıyor. Hate This And I'll Love You, Escape, Overdue gibi şarkılar bu dediğime örnek gösterilebilir. Bitse de gitsek seviyesinde bir şarkı gösterebilirim, o da Falling Down. Aşırı dramatik olmaya çalışan, ama her ne hikmetse müziği kulağa neşeli gibi gelen ve oldukça sıkıcı bir vokal performansına sahip olan bir şarkı bu. 

"Controlling my feelings for too long
Forcing our darkest souls to unfold
And pushing us into self destruction"

   Eh o zaman albümün en güzel şarkısından, hatta Muse'un genel olarak en güzel şarkılarından birinden, yani Showbiz'den bahsedelim. 5 dakikalık, gayet uzun bir şarkı olmasıyla birlikte duygusal olarak albümdeki en içten, en ağır ve en derinden vuran şarkı olmayı da başarıyor. Gitarda ve Matt Bellamy'nin sesinde ağır bir distortion var ve bu şarkıya çok daha karanlık bir hava katmayı başarıyor ( sanki Radiohead iki yıl önce yapmıştı bunu Climbing Up the Walls ile ama öhö öhö :) ). Şarkının başlarında ve sonlarında davuldan gelen "boing boing" gibisinden sesler de tuhaf bir şekilde şarkıdaki karanlık ve tuhaf havayı güçlendiriyor. Şarkı sonundaki climax noktasında çok ağır ve çok güzel bir gitar solosu ve Matt'in çığlığıyla bitiyor (lan yine Climbing Up the Walls??) ve muhtemelen dinleyene "Oha ulan ne şarkıydı" dedirtiyor.

  Genel olarak böyle bir albüm işte Showbiz. Muse'un sonraki işlerine göre daha ham, tam oturmamış ama yine de dinlemesi oldukça keyifli ve içinde çok güzel cevherler barındırıyor. İyi olduğu noktalarda çok iyi olduğu, kötü olduğu noktalarda ise (ne kadar çok da olsa) çok kötü olmadığı için albümde daha sıcakkanlı yaklaşabiliyorum. Peki Muse bu albümden sonra ne tip işler yapmış, ne kadar iyi albümler çıkarmış acaba? Onu da sonraki Muse incelemelerinde göreceğiz. Origin of Symmetry incelemesinde görüşmek üzere. Üşenmeyip yazarsam bir gün.


PUAN: 75

En güzel şarkılar: Showbiz, Muscle Museum, Unintended, Fillip

En kötü şarkı: Falling Down

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder